Evren

Önsöz

Antik çağlardan beri, gökbilimciler kendi bakış açılarına göre sabit yıldız modellerini ve Ay ile gezegenlerin hareketlerini anlamaya çalıştılar. Modern bilim, atalarımızın tahmin ve hayal edebileceğinden çok daha geniş ve çeşitli bir evreni bize sunuyor. Dünya üzerinde keşfedilecek kıta kalmayınca gözlerini evrene diktiler. 

Son on yıldan uzun süredir şüphelenilen olağanüstü bir şey keşfettik; Diğer yıldızlar da yörüngelerinde birçok gezegen barındırır. Bu gezegenlerden bazıları Dünya'ya benziyor. Acaba  yaşam da barındırıyor olabilir mi? Hatta kim bilir belkide bizim gibi akıllı bir yaşam? 

Çıplak gözle görülebilen tüm yıldızlar bizim Samanyolu Galaksimizin bir parçasıdır. Öyle bir galaksi ki ışığın içinden geçmesi yüz bin yıl alacak kadar geniş bir yapı. Samanyolu, büyük teleskoplarla görülebilen milyarlarca galaksiden sadece biri. Bütün bu galaksilerin hepsi 13 veya 14 milyar yıl önce büyük bir patlama ile ortaya çıkmış gibi, birbirlerinden hızla uzaklaşıyorlar. Hepsi bir bombadan savrulan şarapnel parçası gibi birbirinden hızla uzaklaşarak evrende ilerliyor. Gökbilimciler şimdi Evrenin, ilk galaksilerin, yıldızların ve gezegenlerin nasıl oluştuğunu ve en azından bir gezegendeki dağınık atomların nasıl bir araya gelerek canlı yapılar  oluşturduğunu anlamaya çalışıyorlar. 

Bu bölüm, insanlığın evren kavramını tarihsel bağlamda ortaya koyuyor. Yıldızlara merakla bakan ve onları daha iyi anlamak isteyen herkesi aydınlatmayı ve memnun etmeyi amaçlayan güzel bir rehber. 

KENNEDY UZAY MERKEZİ

İnsanoğlunun uzaya ilk girişimlerinden çoğu, Kennedy Uzay Merkezi'nin fırlatma rampaları üzerinde başlatıldı. Bu, ABD uzay programının en yoğun fırlatma ve iniş alanı olmaya devam ediyor ve aynı zamanda Uzay Mekiğinin ana üssü. 

AY YÜZEYİ

Dünya'dan 1,3 ışık saniyesi uzaklıkta Dünya burada uydusu Ay'ın ufkunun üzerinde yükselirken görülüyor. Ana gezegenimizin hassas biyosferi, Apollo astronotlarının ayak izlerini bıraktığı steril ay manzarasıyla tezat oluşturuyor. 

Evren Nedir

Bütün uzay-zaman ve içindeki tüm madde ve enerji aklınıza her ne geliyorsa tüm varlıklar evreni oluşturur. Evren hayal bile edemeyeceğiniz kadar geniş ve büyük patlamadan beri genişlemeye devam ediyor. En uzak noktaları ışık hızına ulaşan ve hatta bazı durumlarda muhtemelen ışık hızını da aşan hızlarla birbirinden uzaklaşıyor. Evren, en küçük atomdan en büyük galaksi kümesine kadar her şeyi kapsıyor ve yine de hepsi aynı temel yasalar tarafından yönetiliyor. Tüm görünür madde aynı atom altı bloklardan oluşur ve bu elementler arasındaki tüm etkileşimleri aynı temel kuvvetler yönetir. Genel görelilikten kuantum fiziğine kadar bu kozmik çalışma ilkelerinin hepsi, evrenin bir varlık olarak inceleyen astronomiye bilgi sağlar. Astronomlar; “Evren ne kadar büyük?” gibi sorulara cevap bulmayı umuyorlar. 

Maddenin bir kısmı uzayda tek atomlar veya basit gaz molekülleri olarak sürüklenir. Diğer maddeler, toz zerrelerinden dev güneşlere kadar malzeme adacıkları halinde kümelenir veya kara delikler oluşturmak için patlar. Yerçekimi, tüm bu nesneleri büyük bulutlara ve galaksiler olarak bilinen malzeme disklerine bağlar. Galaksiler sırayla kümelere ayrılır ve en sonunda tüm gök cisimlerinin en büyüğü süper kümeleri oluşturur.

Evren Ne Kadar Büyük

Evrende gözle görebildiğiniz her şey daha büyük bir şeyin parçasıdır. Dünya'nın ve Ay'ın ölçeğini kavramak insan zihni için nispeten kolay olabilir, ancak en yakın yıldız hayal bile edilemeyecek kadar uzaktadır ve en uzak galaksiler milyarlarca kat daha uzaktadır. Evrenin büyüklüğünü ve yapısını inceleyen gök bilimciler, evrenin uçsuz bucaksız ölçeğinin bir resmini oluşturmak için matematiksel modeller kullanırlar. 

Gök bilimciler evrenin ne kadar büyük olduğunu hiçbir zaman tam olarak belirleyemeyebilirler. Sonsuz olabilir. Alternatif olarak, sonlu bir hacme de sahip olabilir, ancak sonlu bir evrenin bile merkezi veya sınırları olmayacak ve kendi içinde kıvrılacaktır. Dolayısıyla, paradoksal olarak, bir yönde hareket eden bir nesne, sonunda ters yönden tekrar ortaya çıkacaktır. Kesin olan bir şey varsa o da evrenin genişlediği ve bunu 13,7 milyar yıl önceki Büyük Patlama' dan beri yapıyor. Gök bilimciler, Büyük Patlama' dan kalan kozmik radyasyon modellerini inceleyerek evrenin minimum boyutunu tahmin edebilirler. Gördüğümüz yıldızlar birbirinden en az on milyarlarca ışık yılı uzaktalar. Bir ışık yılı, ışığın bir yılda kat ettiği mesafedir. Buda yaklaşık olarak 9,46 trilyon km eder. 

AY ve DÜNYA (Ay, Dünya'nın etrafında hafif eliptik bir yörüngede hareket eder.)

Dünya'nın çapı 12.760 km'dir. Ay'ın Dünya etrafındaki yörüngesinin çapı ise yaklaşık 770.000 km'dir. Ay'a gönderilen bir uzay sondasının oraya varması yaklaşık iki ila üç gün sürer. 

GÜNEŞ SİSTEMİ

Dünyamız ve Ay, yerel yıldızımız olan Güneş'i ve 1,6 ışık yılı uzaklıktaki kuyruklu yıldızlar da dahil olmak üzere onun yörüngesinde dönen tüm nesneleri içeren güneş sisteminin bir parçasıdır. En dıştaki gezegen olan Neptün, Güneş'ten ortalama 4,5 milyar km uzaklıktadır. 

YILDIZ KÜMESİ

Güneş'e en yakın yıldız sistemi olan Alpha Centauri, 4,35 ışık yılı veya 40 trilyon km uzaklıktadır. Güneş'in 20 ışık yılı çevresinde 106 yıldız içeren 79 yıldız sistemi vardır. Toplam, ikili yıldızları içerir. Bu ikili yıldızlar, gökyüzündeki en parlak yıldız olan Sirius'u da içerir. Geri kalanların çoğu küçük, sönük, kırmızı yıldızlardır. 

SAMANYOLU GALAKSİSİ
Güneş sistemi ve onun yıldız komşuları, Samanyolu galaksisinin küçücük bir parçasıdır. 200 milyar yıldızdan oluşan bir disk şeklinde ve devasa gaz ve toz bulutlarından oluşur. Samanyolu 100.000 ışık yılı genişliğindedir. Merkez çekirdeğinde süper kütleli bir kara delik vardır. 

YEREL GRUP GÖK ADA

Samanyolu, Yerel Grup adı verilen ve 10 milyon ışık yılı çapında bir bölgeyi kaplayan bir gökada kümesinden biridir. Sadece biri Samanyolu'ndan daha büyük olan yaklaşık 50 bilinen galaksi içerir. Diğerlerinin çoğu küçük (cüce) gökadalardır. 

YEREL ÜST KÜME(BAŞAK ÜST KÜMESİ)
Yerel Gökada Grubu, dev Başak Kümesi gibi bazı yakın gökada kümeleriyle birlikte, Başak Üstkümesi adı verilen geniş bir yapı içinde yer alır. 100 milyon ışıkyılı genişliğindedir ve (cüce galaksiler dahil edilirse) onbinlerce galaksi içerir. 

KOZMİK AĞ
Galaksi üst kümeleri, onları birbirinden ayıran büyük boşluklarla milyarlarca ışık yılı uzunluğunda olabilen düğümler halinde kümelenir veya iplikçikler halinde birbirine bağlanır. Bununla birlikte, en büyük ölçekte, evrendeki galaksilerin ve dolayısıyla tüm görünür maddenin yoğunluğu tek tiptir. 


GÖZLEMLENEBİLİR EVREN 

Evrenin sınırları olmamasına ve sonsuz olabilmesine rağmen, bilim adamlarının bilgi sahibi olduğu kısmı sınırlı ve sonludur. Gözlemlenebilir evren olarak adlandırılan, evren başladığından beri ışığın bize ulaşmak için zaman bulduğu Dünya çevresindeki küresel bölgedir. Bu bölgeyi evrenin geri kalanından ayıran sınıra kozmik ışık ufku denir. Bu ufka çok yakın bir nesneden Dünya'ya ulaşan ışık, evrenin yaşının büyük bir bölümünü, yani yaklaşık 13,7 milyar yılı kat etmiş olmalıdır. Bu ışık Dünya'ya ulaşmak için yaklaşık 13,7 milyar ışıkyılı yol kat etmiş olmalı. Böyle bir mesafe, Dünya ile uzaktaki nesne arasındaki "geriye bakma" veya "ışık-seyahat süresi" mesafesi olarak tanımlanabilir. Ancak, gerçek mesafe çok daha büyüktür.

KOMŞU GÖZLEMLENEBİLİR EVRENLER

Dünya ve on milyarlarca ışık yılı uzaklıkta yer alan, zeki yaşama sahip hayali bir gezegen olan Gezegen X, farklı gözlemlenebilir evrenlere sahip olacaktır. Bunlar burada gösterildiği gibi örtüşebilir veya örtüşmeyebilir. 

Özetlemek gerekirse, Dünya'dan üst kümelere Evrenin bir yapı hiyerarşisi vardır. Dünya, yerel grubun bir parçası olan Samanyolu'nda yuvalanmış güneş sisteminin bir parçasıdır. Yerel Grup, gözlemlenebilir evren boyunca tabakalar ve lifler halinde uzanan milyonlarca gökada üstkümesinin yalnızca bir parçasıdır. 

Evrendeki Gök Cisimleri

Evren, enerji, uzay ve maddeden oluşur. Maddenin bir kısmı uzayda tek atomlar veya basit gaz molekülleri olarak sürüklenir. Diğer maddeler, toz zerrelerinden dev güneşlere kadar malzeme adacıkları halinde kümelenir ve kütleçekimi yardımıyla çok çeşitli gök cisimlerini meydana getirirler. Gece gökyüzüne baktığınızda büyüleyici gibi görünen bu yıldızlar gibi daha birçok muhteşem gök cizmi bulunmaktadır. 

Parçacık Dolu Gaz ve Toz Bulutları

Evrendeki maddenin çoğu, galaksilerin içinde, çevresinde ve galaksiler arasında ince ve zayıf bir gaz bulutu olarak bulunur. Gaz esas olarak hidrojen ve helyum atomlarından oluşur, ancak galaksilerin içindeki bazı gaz bulutlarında daha ağır kimyasal elementler, basit molekül atomları, küçük katı karbon parçacıkları, silikon ve oksijen bileşiklerinin oluşturduğu silikatlar  da bulunur. 

Nebulalar

Galaksilerde bulunan gaz ve toz, yıldızlararası ortam denilen şeyi oluşturur. Bu görünür olan ve birçoğu yıldız oluşum bölgesi olan toz bulutlarına Nebula denilmektedir. Bunlardan bazıları emisyon bulutsuları olarak adlandırılır. Emisyon bulutsularını oluşturan atomlar yıldızlardan yayılan enerjiyi emer ve bunları oldukça parlak bir ışıltı olarak yayarlar.

Karanlık Nebula (Bernard 68)

Bir toz küresi ve yoğun bir gaz olan Barnard 68, karanlık bir bulutsu örneğidir. Kalın toz, arkasındaki zengin yıldız alanında yansıyan ışığı engelliyor. 

Omega Nebulası

Parlayan gazdan oluşan bu okyanus, yıldız oluşumunun aktif bir bölgesidir. Buradaki yoğun gaz ve toz bulutlarında yeni yıldız ve gezegenler doğurabilir. 

Karina Nebulası

Dev bir gaz bulutu olan Karina Bulutsusu, Güney Yarım Küre'de gökyüzüne bakıldığında çıplak gözle görülebilir. Bu görüntüdeki farklı renkler, gazdaki sıcaklık değişimlerini temsil eder. 

Yıldızlar ve Yıldız Türleri

Evrenin ışığı esas olarak çekirdeklerinde nükleer füzyon yoluyla enerji üreten sıcak gaz topları olan yıldızlardan gelir. Yıldızlar, bulutsulardaki gaz ve toz kümelerinin yoğunlaşmasıyla oluşur ve bazen çiftler veya kümeler halinde ortaya çıkar. 


İkiz Yıldız

İzar, parlak sarı-turuncu bir ana yıldız ile daha sönük, mavimsi bir eşlikçiden oluşan ikili veya çift yıldızdır. 

Süper Dev

İlk kütlelerine bağlı olarak, yıldızların rengi, yüzey sıcaklığı, parlaklığı ve ömrü değişir. Devler ve süper devler olarak bilinen en büyük kütleli yıldızlar, en sıcak ve en parlak olanlardır, ancak ömürleri yalnızca birkaç milyon yıldır. 

Süperdev yıldız olan Betelgeuse, bizden 500 ışık yılı uzaklıkta olmasına rağmen çok büyük olduğu için bizim teleskoplarımızda bir disk olarak görünüyor. (yanda)

Kahverengi Cüce

Daha küçük olanları ise kahverengi cücelerdir. Bunlar, yıldızlarda meydana gelen füzyon tipini sürdürmek için yeterince büyük veya sıcak olmayan ve yalnızca loş bir parıltı yayan başarısız yıldızlardır.

Bu resimde merkezin sağındaki nokta, Gliese 229b adlı bir kahverengi cücedir. Daha büyük, daha parlak nesne, etrafında yörüngede döndüğü kırmızı cüce yıldız Gliese 229'dur. (yanda)

Kırmızı Cüce

Sayıları en çok olan düşük kütleli yıldızlar küçük, sönük, kırmızıdır ve milyarlarca yıl yaşayabilirler; onlara kırmızı cüceler denir. 


Yıldız Kalıntıları

Yıldızlar sonsuza kadar yaşamazlar. En küçük ve en uzun ömürlü kırmızı cüceler bile sonunda yok olup giderler. Güneş gibi orta kütleli yıldızlar, dış katmanlarının çoğunu yakmadan önce kırmızı dev adı verilen büyük, düşük yoğunluklu yıldızlara dönüşür. Daha sonra yavaş yavaş soğuyan ve solan beyaz cüce yıldızları oluşturmak için içine çökerler ve patlar. Bu tür yıldızları çevreleyen savrulan maddenin genişleyen kabuklarına gezegenimsi bulutsular denir. 

NGC 6751 

Aquila takımyıldızında, Dünya'dan yaklaşık 6.500 ışıkyılı uzaklıkta bulunan bir gezegenimsi bulutsudur. Gezegenimsi bulutsular, Güneşimiz gibi düşük ila orta kütleli bir yıldızın yakıtı bittiğinde oluşur. 

Daha büyük kütleli yıldızlar ise süpernova adı verilen patlamayla parçalanır. Bu patlamadan fırlayan maddelerin genişleyen kabuğu binlerce yıl boyunca görülebilir ve süpernova kalıntısı olarak adlandırılır. Parçalanan yıldızın tüm maddeleri etrafa saçılıp dağılmaz. Çekirdeğin bir kısmı, nötron yıldızı adı verilen kompakt, son derece yoğun bir nesneye dönüşür.

Peçe Bulutsusu

5.000 ila 15.000 yıl önce patlamış bir yıldızdan arta kalan bir süpernova kalıntısıdır. Dünya'ya 2.600 ışık yılı uzaklıkta ve dağılan malzemeden bir gün yeni yıldızlar oluşturabilir. 

Galaksiler

GALAKSİLER Güneş sistemi, Samanyolu Galaksisi adı verilen devasa, disk şeklindeki yıldızlar, gaz ve toz yapısının sadece küçük bir bölümünü kaplar. Yaklaşık yüz yıl öncesine kadar galaksimizin tüm evreni kapsadığı düşünülüyordu; çok az insan Samanyolu'nun dışında herhangi bir şeyin var olabileceğini hayal etti. Bugün, evrenimizin sadece gözlemlenebilir kısmının 100 milyardan fazla ayrı galaksi içerdiğini biliyoruz. Boyutları, birkaç yüz ışıkyılı çapında ve birkaç milyon yıldız içeren cüce galaksilerden, birkaç yüz bin ışıkyılı genişliğinde ve birkaç trilyon yıldız içeren devlere kadar değişir. Yıldızların yanı sıra galaksiler de yerçekimi tarafından bir arada tutulan gaz, toz ve karanlık madde bulutları içerir (bkz. arka taraf). Beş şekilde gelirler: sarmal, çubuklu sarmal, eliptik (küresel ila futbol şeklinde), merceksi (mercek şeklinde), ve düzensiz. Gökbilimciler, galaksileri gök cisimlerinin çeşitli veritabanlarından birindeki sayılarına göre tanımlarlar. Örneğin, NGC 1530, Yeni Genel Katalog (NGC) adlı bir veritabanında galaksi 1530'u belirtir. 

Kara Delikler

KARA DELİKLER Kara delik, merkezinde tekillik adı verilen sonsuz yoğunlukta bir noktaya sıkıştırılmış bazı maddeler içeren uzayın bir bölgesidir. Tekilliğin etrafındaki küresel bir bölgede yerçekimi o kadar büyük ki hiçbir şey, ışık bile kaçamaz. Bu nedenle kara delikler, yalnızca etraflarındaki malzemenin davranışından tespit edilebilir; şimdiye kadar keşfedilenler tipik olarak, deliğin etrafında dönen, sıcak, yüksek hızlı malzeme jetleri fırlatan veya madde deliğe düşerken radyasyon (X-ışınları gibi) yayan bir gaz ve toz diskine sahiptir. İki ana kara delik türü vardır - süper kütleli ve yıldızsal. Milyarlarca güneşe eşdeğer bir kütleye sahip olabilen süper kütleli kara delikler, bizimki de dahil olmak üzere çoğu galaksinin merkezinde bulunur. Kökenleri henüz tam olarak anlaşılamamıştır. ancak galaksi oluşum sürecinin bir yan ürünü olabilirler. Yıldız karadelikleri, patlamış süperdev yıldızların çökmüş kalıntılarından oluşur (bkz. s.267) ve tüm galaksilerde çok yaygın olabilir. 

Galaksi Kümeleri

GALAKSİ KÜMELERİ Galaksiler, yaklaşık 20 ila birkaç bin küme oluşturmak üzere yerçekimi ile bağlıdır. Kümeler, 3 ila 30 milyon ışık yılı arasında değişir. Bazıları konsantre bir merkezi çekirdeğe ve iyi tanımlanmış bir küresel yapıya sahiptir; diğerleri şekil ve yapı olarak düzensizdir. Kendi galaksimizi içeren galaksiler kümesine Yerel Grup denir. Komşu Başak Kümesi, 50 milyon ışıkyılı uzaklıkta uzanan, birkaç yüz gökadadan oluşan büyük, düzensiz bir kümedir. Bir düzine kadar galaksi kümesinin zincirleri yerçekimi ile gevşek bir şekilde bağlanır ve 200 milyon ışıkyılı genişliğe kadar çıkabilen üstkümeleri oluşturur. Üstkümeler, sırasıyla, yaklaşık 100 milyon ışıkyılı genişliğindeki boşluklarla ayrılmış geniş tabakalar ve iplikçikler halinde düzenlenmiştir. Çarşaflar ve boşluklar, tüm gözlemlenebilir evrene nüfuz eden bir ağ oluşturur. 

Karanlık Madde ve Karanlık Enerji

KARANLIK MADDE VE KARANLIK ENERJİ Evrende, yıldızlarda ve diğer görünür nesnelerde bulunandan çok daha fazla madde vardır. Görünmez kütleye "karanlık madde" denir. Kompozisyonu bilinmemektedir. Bazıları, MACHO'lar (büyük kompakt hale nesneleri) - karanlık, gezegen benzeri cisimler - veya WIMP'ler (zayıf etkileşimli büyük parçacıklar) - sıradan madde ile nadiren etkileşime giren egzotik atom altı varlıklar şeklini alabilir. Karanlık maddenin kanıtı, kümelerdeki galaksilerin hareketini içerir. Görünür maddenin yerçekimi ile açıklanabilecek olandan daha hızlı hareket ederler - daha fazla kütle mevcut olmalıdır. Gözlemlerden çıkarılan tüm karanlık madde dahil edilse bile, evrenin yoğunluğu, evrim teorilerini tatmin etmek için yeterli değildir. Bir çözüm bulmak için, kozmologlar "karanlık enerjinin" varlığını önerdiler. ” yerçekimine karşı koyan ve evrenin daha hızlı genişlemesine neden olan bir güç (bkz. s.58). Karanlık enerjinin kesin doğası hala spekülatiftir. 

Karanlık maddeyi bulmak için, bilim adamları onun alabileceği çeşitli biçimlerden bazılarını araştırıyorlar. Yeraltı dedektörleri, WIMP'ler ve nötrinolar gibi kaçamak parçacıkları arar. Nötrinolar o kadar küçüktür ki, bir zamanlar kütlesiz oldukları düşünülürdü, ama çok küçük bir kütleleri var. Evrende o kadar çok nötrino var ki, toplam kütleleri evrenin karanlık maddesinin yüzde 1-2'sini oluşturabilir. WIMP'ler tespit edilirse çok daha fazlasını açıklayabilir. 

pdf de CELESTIAL OBJECTS konu başlığında kalındı. Üstteki yazılar örnekleri ile düzenlenecek.